
Bir Vav Yeter
İstanbul’daki en keyifli yolculuklarından biri de kuşkusuz gemi yolculuğudur. Elimize bir bardak çay alıp temiz boğaz havasını içimize çekerek yarım saat için de olsa şehrin karmaşasından uzaklaşırız. Bugün bu yolculuğu yapmak için cebimizdeki İstanbul kartımızın olması yeterlidir. Fakat geçmişte bu yolculuk o kadar da kolay değildi. Bugünkü gibi büyük gemiler ya da boğaz köprüsü yoktu. İşte o zamanlardan birinde enteresan bir olay yaşanmıştır.
Hafız Osman fırtınalı bir günde kayık ile Beşiktaş’a geçmek ister. Kayıkçı zor bela karşı kıyıya ulaşınca yolculuk ücretini ister. Hafız Osman para kesesini arar fakat keseyi evde unutmuştur. Ne yapacağını bilemez. Hemen bir kâğıt çıkarır ve üstüne bir “vav” harfi çizerek kayıkçıya uzatır. “Sen bu kağıdı Sahaflar Çarşısı’na götür. Onlar senin ücretini ödeyecekler.” der. Kayıkçı bir kağıda bir de Hafız Osman Efendi’ye bakar. Pek canı sıkılır fakat yapacak bir şey yoktur. “Vav” harfini kabul eder.
Bir gün kayıkçının yolu Sahaflar Çarşısı’na düşünce kâğıdı göstermek aklına gelir. Çıkarıp satmak ister. Oradaki sahaf “vav” harfini görünce hemen Hafız Osman’ın yazısı olduğunu anlar ve açık artırmaya çıkarır. Kayıkçı o gün bir haftalık kazancından daha fazla kazanıp mutlu mesut evine döner.
Hafız Osman başka bir gün yine aynı kayıkçıya denk gelir. Karşıya geçerler ve ardından Hafız Osman ücreti sorar. Kayıkçı alçakgönüllü bir şekilde “Bir ‘vav’ yeter efendim!” der. Hafız Osman ise “O ‘vav’ her zaman yazılmaz. Dua et para kesemi yine evde unutayım!” diye cevap verir.