Goygoyculuk
Türkçede boşu boşuna, bilgisizce, gereksiz yere çok konuşan kimseye söylenen bir sıfat: goygoycu. “Goygoy yapmak” da bunun fiil hali. Daha bilinen tabiriyle geveze, gevezelik yapmak…
Peki bu “goygoycu” kelimesinin tarihçesi nedir? Ne zaman, nerede ortaya çıkmış? Bunu anlamak için ilk önce en basit kaynağa yani sözlüğe müracaat ettiğimizde kelimenin bizim bildiğimiz “çok ve boş konuşan” anlamına rastlıyoruz. Ama bu anlam kelimenin asıl anlamı değil, ikinci anlamı. Birinci anlamında “Muharrem ayında (hicri 1. Ay) kapı kapı dolaşarak ve ilahiler okuyarak dilenen yani insanlardan para toplayan, kimse” diye bir anlam çıkıyor. (bknz: goygoyculuk)
Goygoycuları biraz araştırdığımızda ise karşımıza sözlükte de belirtildiği gibi bir meslek çıkıyor. Goygoyculuk, dilencilik mesleği… Ama bu öyle bildiğimiz dilencilik değil. Goygoyculuğun belli başlı kuralları, zamanı ve şekli var.
Eski İstanbul hayatında, Şehzadebaşı’nda Tabhâne denilen vakıf binada oturan ve çoğunluğu Anadolu’dan gelmiş kör, topal ve sakatlardan meydana gelen topluluk, muharrem ayının girmesiyle birlikte önlerine gözleri gören bir rehber alarak şehir sokaklarına dağılırlardı. Birbirlerinin birer adım arkasında ve öndekinin sol omuzuna veya değneğine tutunarak altışar kişilik gruplar halinde dolaşan goygoycular, mahalle halkından yiyecek toplardı. Goygoycular ayrıca sadaka olarak para da alırlardı hatta içlerinden bazılarının fazla gelen erzağı pazarlarda sattığı da görülürdü. Goygoycular halktan topladıkları yiyecekleri pişirerek hem kendileri yer hem de başkalarına dağıtırdı. Bu dilencilik sadece on gün sürerdi. On gün sonra goygoycular geldikleri yerlere geri dönerdi.
Bu dilencilere neden goygoycu dendiğine gelecek olursak. Bunlar sokak sokak dolaşırken ilahiler okur, bu ilahilerin sonunda da “hey kaygulu cânım” sözünü tekrar ederlerdi. Bu söz zaman içinde hızlı söylenerek “Yâ hoy goy goy cânım” şekline dönüşmüştür. Halk da bu sebeple bu dilencilere “hoygoycular”, “goygoycular” diye isim takmıştır.
İlginç değil mi? Dilenciler için kullanılan bir kelime sonra zamanla anlam değiştirerek çok konuşan insanlara yönelik söylenmeye başlanmış. İşte size dilin sürekli yenilenme özelliğine bir örnek. Dil, bir masanın etrafında ya da bir laboratuvarda toplanmış uzmanlar tarafından geliştirilemez. O bir toplumun yaşam biçiminden, kültür ve geleneğinden hareketle kendi şeklini kendi bulur. Bundan fazla söz de goygoyculuk olur.
Kaynak: http://defter-i-ussak.blogspot.com.tr/2014/11/goygoycular-muharrem-ayna-mahsus-eski.html